Kont Dracula, şeytani Nosferatu, bir neslin gönlünü çalan Edward Cullen… Hepsi vampir. Gerçekte de yaşadıklarına ilişkin yüzlerce teori olan vapirlere ve vampirizme bilimsel açıklama geldi.
Öncelikle olayın sözcüğünün ve inanışların kökenine gidelim. 18. yüzyılda İngiltere'de ortaya çıkan “vampir” sözcüğü, modern insanların "dişleri bulunan ve diğer insanların kanını içmeyi seven yaratıkları" tarif etmesini kolaylaştırdı. Ancak tarihsel, antropolojik ve sosyolojik olarak yapılan sayısız araştırma sonucunda vampir benzeri yaratıklara ilişkin söylemelerin, antik Yunan ve Mezapotamya toplumlarında da olduğu anlaşıldı. Hatta farklı coğrafyalarda “puchen, jianhshi, ve baobhan sith” gibi farklı isimleri var.
Çoğumuz vampirlerin gerçek olmadıklarını rahatlıkla savunabiliriz. Her ne kadar antik dönemdeki söylemler şaşırtıcı derecede benzerlik gösterse de, bize mantıksız gelir. Ancak, size vampirlerin gerçek olduğunu ve “eritropoetik protoporfriyum (EPP)” denilen bir kan hastalığına sahip olduklarını söylesek?

ABD’nin Ulusal Bilimler Akademisi - Bildiriler Kitabı’nda yayınlanan çalışmada, yeni keşfedilen genetik bir mutasyonun EEP'den sorumlu olduğu söyleniyor. Yani, vampir efsanesinin ardındaki biyolojik mekanizma gün yüzüne çıkıyor. Araştırmacılar, bu çalışmanın vampirizm için büyüleyici bir açıklama getirmesinin yanı sıra, EPP’li insanlardaki hatalı genlerin çeşitli yöntemlerle düzeltilebilmesi için önemli olduğunu söylüyorlar.
Vampirlerin gerçek olması ve hatta oldukça zor durumlara mücadele eden hasta insanlar olmaları gerçeğini sindirmek zor.